KODA’nın ‘6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri: Köylerde Durum Ne?’ Rapor
Depremlerden etkilenen köylerde fiziksel ihtiyaçların yanı sıra yetişkinler ve çocuklar için manevi destek ihtiyacı ön plana çıkıyor. Okulların yıkılması, hasarsız olanların ortak yaşam alanı olarak kullanılması, eğitim takvimindeki belirsizlikler özellikle depremzede öğretmen ve velileri en çok endişelendiren konular arasında yer alıyor. Rapora göre özellikle çocukların uyku ve beslenme düzenlerinin sağlıklı bir rutine oturtulması, topluluk üyelerinin arasında olma hissini esas alacak toplantılar yapılması, çocuklara yönelik etkinlik ve içeriklerin oluşturulması özellikle kritik.
KODA (Köy Okulları Değişim Ağı), 6 Şubat’ta 11 ili etkileyen felaketin ilk üç gününde 665 topluluk üyesiyle yapılan görüşmelerden elde edilen bulgular ışığında bir rapor hazırladı. “6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri: Köylerde Durum Ne?” Sismik olay başlıklı rapor, kırsalda yaşayan veya deprem bölgesinde görev yapan öğretmenler, öğretmen adayları ve ailelerin gözünden sürecin anlaşılmasına katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Etkisi uzun yıllara yayılacak olan depreme kırsal kesimin bakış açısını kayıt altına almak amacıyla hazırlanan raporda, mevcut durum analiz edilirken geleceğe yönelik alınması gereken önlemlere ilişkin değerli notlar yer alıyor.
Depremlerden etkilenen köylerde kısa vadede gıda, su gibi ihtiyaçlar yeterli görünürken, afetin ilk günlerinden itibaren ihtiyaç konuları olarak hijyen veya çadır gibi nispeten endüstriyel işler öne çıktı. Özellikle Aile Etütleri Programı kapsamında çalıştıkları köylerde KODA eğitimlerine katılan aileler, çocuklarına manevi bir destek verilmesi gerektiğini sıklıkla dile getiriyorlar: “Oğlum sekiz yaşında, çok etkilendi. Nasıl yapacağımı, nasıl konuşacağımı bilmiyorum. Destekleyecek misin? Okulların ne zaman açılacağını biliyor musunuz? Veli (Hatay, Altınözü, Altınkaya Köyü)
Barınma ve hijyen sorunları devam ederken eğitimdeki belirsizlik korkuları artırıyor
Okulların yıkılması, hasarsız olanların ortak yaşam alanı olarak kullanılması, eğitim takvimine ilişkin belirsizlikler özellikle depremzede öğretmen ve velileri en çok endişelendiren konular arasında yer alıyor. Köylerde göç nedeniyle nüfus yoğunluğu oluşması, lojman yerine ilçe merkezlerinde yaşayan köy öğretmenlerinin barınma sorunları gibi zorluklar da öğretmenlerin ve ailelerin ortak kaygısıdır.
Hatay’ın Samandağ ve Defne ilçelerine bağlı köylere yapılan ziyaretler, böyle bir afet anında köylerin kent merkezlerinden daha güçlü, diğer taraflara göre ise kesinlikle daha kırılgan olduğunu gösteriyor. Genellikle dağların/tepelerin yamaçlarına inşa edilen bu köylerdeki binalar daha az tahrip olmuştur. Ancak sarsıntı devam ettiği için konutlarda kalınması mümkün değil. Sadece giyecek ve erzak temini için meskenlere hızlı bir şekilde girip çıkıyorlar. Giyim ihtiyacı acil bir ihtiyaç olarak ön plana çıkmazken, nispeten uzun süre çadırda kalma ihtimali nedeniyle gecenin soğuğuna dayanacak kıyafet ihtiyacı yine de var. Birçok köylü, tarımsal faaliyetlerinde işlerini korumak için kullandıkları brandalardan çadırlar kurdu. Bazı köylüler seralarda kalıyor. Ancak bu “çadırları” uzun vadeli bir analiz olarak değerlendirmek mümkün değil.
Gıda tarafında, köyler daha dayanıklıdır. Samandağ ve Defne köylerinde çocuklu aileler inekleri olduğu için süte ihtiyaç duymadıklarını söylüyor. Aynı şekilde unu ve odunu olanlar da yaktıkları fırınlarda kendi ekmeğini pişirebilir. Pak su da sorun değil. Felaketin ilk günlerinin köylerde nispeten daha dirençli bir şekilde geçirilmiş olması olumlu olmakla birlikte, bu durumun uzun vadede ne kadar sürdürülebileceği soru işaretidir.
Köyler İçin Acil İhtiyaç Listesi
KODA’nın yakından çalıştığı topluluk üyeleriyle odak tartışmalarından çıkan ilk manşet psikolojik takviye ihtiyacı oldu. Özellikle çocukların uyku ve beslenme düzenleri için sağlıklı bir rutin oluşturmak, topluluk üyelerinin içinde olma duygusunu geliştirecek toplantılar düzenlemek, çocuklara yönelik etkinlik ve içerikler oluşturmak kritik öneme sahiptir. Görüşmelerden öne çıkan bir diğer manşet kırsal kesim için araştırma ve analizin gerekliliği oldu. Kırsal kesimdeki okulların fiziki durumu, köy nüfusundaki değişimler, bu değişimlerin öğrenci-veli-öğretmen ilgilerine etkisi, iç göç nedeniyle oluşabilecek ayrımcılık iklimi, öğretmen atamaları ve Uygulamadan uzak duracak öğretmen adaylarının bölgesel ve ulusal bazda incelenmesi gerekmektedir. Rapor ayrıca Sivil toplum kuruluşlarının konteyner şehirlerin tasarımına dahil edilmesigerektiği vurgulanmıştır.
Bir diğer değerli nokta da depremzedelere yönelik orta ve uzun vadeli imar ve imar planlarının deprem sonrası zorunlu iç göç nedeniyle deprem bölgesi ile sınırlı kalmaması gerektiğidir. Öte yandan, özellikle eğitim alanında, kırsal alanlar için fırsatlar ve zorluklar mutlaka değerlendirilmelidir. Kırsal alanlar, kolektif üretim, doğa ile iç içe olma ve kendi kendine yetme imkanları içermektedir. Bu olanaklara ek olarak mevcut altyapı sorunları, deprem sonrası göçün nüfus yoğunluğu oluşturacak olması, öğretmen ve öğrencilerin okul değişikliği taleplerinin öngörülemezliği, bozulmamış köy okullarının barınak olarak kullanılması dinamiklerdir. bölgesel kalkınma planları yapılırken mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. .
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı